Ayça Güneş Egemen ile İnsan Kaynakları ve Sürdürülebilirlik Üzerine

Nilgün Aytekin // 02.08.2024

Bu hafta Söyleşi Bloğumuzun konuğu Human Network İnsan Kaynakları firması sahibi, kıymetli dostum Ayça Güneş Egemen. Kendisiyle dostluğumuz okul yıllarımıza dayanır. Nezaketiyle, mütavazi duruşuyla ve olaylara farklı bakış açılarıyla benim de önemli konularda yorumuna danıştığım yegane dostlarımdan biridir.

Ayçaçım Hoşgeldin. Seninle bu platformu paylaşmak benim için çok değerli. Öncelikle seni tanıyalım mı? Ayça kimdir ve neden İnsan Kaynakları alanında çalışmayı tercih ettin?

Ayça Güneş Egemen: Nilgüncüm, öncelikle bu fırsatı verdiğin için teşekkür ederim. Sürdürülebilirlik alanında senin çok kıymetli ve katma değer yaratan çalışmaların var. Ben de kendi alanımdan gözlemlerimi ve bildiklerimi paylaşmaya çalışacağım.  Seninle tanışmamız lisans üstü eğitimine dayanıyor ama bir ortak yanımız da ikimizin de mühendislik eğitimi almış olmamız. Konularımız farklıydı, benim alanım Bilgisayar Mühendisliğiydi ama genel olarak mühendislik eğitimi birçok konuyu anlamayı ve uyum sağlamayı kolaylaştırıyor. Aldığım eğitim işimi kolaylaştırdı diyebilirim. Ben Bilgisayar Mühendisliği alanında ilerlemek ve çalışmak yerine lisans üstü eğitimimdeki derslerin ve çalışmaların da etkisiyle insan kaynakları alanına hatta onun da içinde Seçme ve Yerleştirme /İşe Alım konusuna daha yakın hissettim kendimi. Teorik bilgiyi deneyimlediğim birtakım konular da takip edince iş hayatında kurumsalda kısa bir iş deneyiminden sonra 2009 yılında Human Network İnsan Kaynakları firmasını kurdum. 15 senedir İşe Alım-Seçme ve Yerleştirme konusunda hizmet vermeye devam ediyorum. Kendi sürecimi ana konumuz olan sürdürülebilirlikle ilişkilendirmem gerekirse de çalışmak istediğim alanı bulabilmek bana bu işi uzun vadeli yapma yani işimi sürdürme imkânı vermiş oldu.

Bu alanda uzun yıllardır çalışan bir uzman olarak yıllar içinde insan kaynağına dair neler değişti? Gözlemlerini paylaşır mısın bizimle?

AGE: Bu sorunu cevaplamaya kısa bir tarihsel bilgi vererek başlamak isterim. İnsan Kaynağı ve İK yönetiminin 19.yy sonlarında personel yönetimi adı altında temeli atılmış ve 1980 yıllarında da çalışanların bir masraf unsuru olarak değil de bir yatırım kaynağı olarak görülmeye başlanmasıyla İnsan Kaynakları Yönetimi adını almıştır. Bunun önemi şu; o dönem için bir sürdürülebilirlik hareketi olarak görülebilir. İnsan Kaynağına yapılan yatırım çalışanın uzun süreli çalışmasına da olanak sağlayacak tutumdur. 1990 ‘lı yıllarda da performans değerlendirme, kariyer yönetimi, eğitim gibi kavramlar dahil olmaya başlamıştır. Türkiye’de ilk insan kaynakları sitesi 1999 yılında faaliyete geçmiştir. Günümüze gelinceye kadar İK alanında hızlı bir değişim ve gelişim yaşandı. Tüm dünya olarak yaşadığımız pandemi süreci ise iş yapış şekillerinde çok hızlı bir değişime ve dönüşüme sebep oldu. Uzaktan çalışma imkânı insan kaynağını lokal çalışan olmaktan çıkaran bir sistemi de getirdi. Yanı sıra freelance , part-time gibi çalışma şekilleri yaygınlaştı. Dolayısıyla insan kaynağı açısından çalışma şekillerinde belirgin bir değişim oldu. İnsan kaynağına dair paylaşabileceğim bir diğer konu da bazı pozisyonlarda o işi yapacak yeteneği bulamamak bir sorun olarak karşımıza çıktı. Yetenek kıtlığı olarak ifade edilen gerçeklik ülkemizde de dünyada da sorun. Türkiye özelinde yeteneğin ülke dışını tercih ediyor olması da ayrı bir sorun olarak önümüze çıkıyor. Pratikte birçok pozisyon için arama yaparken bununla ilgili sıkıntılar yaşıyoruz.

Artık iş dünyasının ‘sürdürülebilirlik’ gibi bir konusu var. Paydaş katılımının artmasını gerektiren bu değişim sürecinde İnsan Kaynakları alanı nasıl etkilenir?

AGE: İnsan Kaynakları alanında hem insan gücünün hem de sistemlerin sürdürülebilirliğinden, sosyal, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirliği destekleyen İKY politikalarından bahsedebiliriz. Günümüzde yeteneklerin çalışma şekilleri freelance (serbest çalışma) ve girişimci olma eğiliminde görünüyor. Bu da şirketler için yeteneği çekmenin ve şirket içinde tutmanın eskisinden daha zor olduğunu gösteriyor. Yeteneğin organizasyonda kalması ve katkısının sürdürülebilir hale getirilmesi için şirket tarafında yapılacaklar üzerinde durmak gerekiyor. Birçok şirkette esnek çalışma dediğimiz işin zamanında ve verimli yapılmasına odaklanmış çalışma şekilleri benimseniyor. Bazı firmalarda yetenek şirket dışında farklı projelere dahil olabiliyor. Çalışan esenliği dediğimiz wellbeing (stres yönetimi, iş-özel yaşam dengesi, destekleyici iş ortamı, gelişim fırsatları, sağlık hizmetleri gibi) uygulamaları yapılıyor. Genç yetenekler için eğitim desteği veriliyor. Çevresel olarak ise Yeşil İK dediğimiz yaklaşım temel İKY işlevlerinin çevreci bir duyarlılıkla uygulanmasını sağlıyor.   

Bir sorum da iş dünyasına giriş yapan gençlerle ilgili olsun isterim. Genç arkadaşlarımıza kariyer yolculuklarında zorlanmamaları adına ne gibi tavsiyelerin olur?

AGE: Kariyer yolu dediğimiz şey temeli küçük yaşlarda atılan bir süreç. Her çocuk kendi hikayesiyle doğar diye bir tabir vardır. Anne olanlar bu cümleyi daha fazla duymuştur. Bu aslında büyüdükçe daha net fark ettiğimiz, birbirimizin bir örneği olmadığımız ve kendimize has güçlü ve gelişmesi gereken yanlarımızın olduğu gerçeğidir. Ülkemizde eğitim sistemimiz çocukların ve gençlerin bireysel güçlü yanlarını, başarılı olacakları alanları ortaya çıkarabilecek bir ortam sunmuyor. Çocukların ve gençlerin ilgi alanlarını, yetenekli oldukları konuları ve içinde olmaktan keyif aldıkları, mutlu oldukları ve fark yaratabildikleri alanları bulmaları çok önemli. Ne yapmayı seviyorsun? Bu üzerinde düşünüp zaman ayırılması gereken bir soru. Başta söylediğim gibi bu sizin kendi hikayeniz. Bu hikâyeyi yazabilmek için emek vermek ve sorumluluk almak gerekiyor. Gençlerin her fırsatta staj yapmaları, çalışmaları, kendilerini geliştirecek eğitimlere katılmaları, sosyal sorumluluk projelerinde görev almaları bu sürece hizmet eder. Hiçbir işi sıradan görmemek ve verilen emeğe saygı duymak gençlerin farkında olmaları gereken bir konu. Çalışmak, çaba göstermek, emek vermek her zaman karşılığını bulur. Dolayısıyla başarısızlıkla karşılaşıldığında yapılan doğrulara devam edip eksikleri gidermek ama yine yola devam etmek çok önemli. Kariyer yolu seçtiğimiz okullarla, o okullarda okurken kendimize kattıklarımızla, sosyal becerilerimizle, insan ilişkilerimiz ve kurduğumuz ilişkilerle şekillenen bir süreç. İletişim becerileri ve iş birliği yapabilmek, öğrenmeye ve farklılıklara açık olmak iş hayatında önemli. Hele ki önümüzdeki yıllarda mesleklerin dönüşeceği düşünüldüğünde, iş birliği, ilişki yönetimi gençlerin kendilerini geliştirmesi gereken alanlar olarak görüyorum.

Aycacım, özellikle gençler için verdiğin tavsiyeler çok kıymetli. Günümüzde herşey çok hızlı gelişiyor ve ilerliyor. İş dünyasının değişen dinamikleri genç arkadaşlarımızın kariyer yolculuklarını da etkiliyor. Paylaştığın tecrübelerin onların yolculuklarına fayda sağlamasını ümit ediyorum.

Sürdürülebilirlik ve İnsan Kaynakları alanlarının kesişiminde Ayça Güneş Egemen ile yaptığımız bu keyifli söyleşi ile sürdürülebilirliğin önemli bir unsuru olan insan tarafında gerçekleşen değişimleri ve sürdürülebilirliğin bu anlamdaki etkilerini konuştuk. Ayça’ya katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Bu değerli sohbeti paylaşmaktan dolayı mutluluk duydum. Bu keyifli söyleşinin özellikle genç arkadaşlarımıza ilham ve fayda sağlamasını umuyorum.