Elif Öztürk // 28.08.2024
ESG (Environmental, Social, Governance) kavramının “G” harfi, yani “Yönetişim” bölümü, şirketlerin kurumsal yapısını ve işleyişini derinlemesine ele alır. Yönetişim, hesap verebilirlik, güven, denetim ve kontrol mekanizmaları gibi unsurları içerir. Ancak, bu unsurların ötesinde, güçlü bir kurumsal yönetişim, bir şirketin faaliyetlerini dürüstlük, şeffaflık ve adaletle yürütmesini sağlar. Bu, şirketlerin sadece finansal performanslarına değil, aynı zamanda etik değerlerine ve topluma karşı sorumluluklarına da odaklanmalarını gerektirir.
Kurumsal yönetim, geleneksel olarak, yönetim kurulu ve üst yönetim yapıları, yolsuzlukla mücadele politikaları, muhbir politikaları, yönetici tazminatı, vergi ve muhasebe uygulamaları gibi alanları kapsar. Ancak günümüzde ESG’nin yönetişim ayağı, yatırımcılar ve halka açık şirketler için daha da önemli hale gelmiştir. Örneğin, ESG ile ilgili performans metriklerine bağlı yönetici tazminatı, giderek daha yaygın bir uygulama haline geliyor. Aynı şekilde, şirketlerin ESG politikalarının ve girişimlerinin yönetim kurulu düzeyinde denetlenmesi de artan bir öneme sahip.
Yatırımcılar, çevresel ve sosyal faktörler kadar yönetişim uygulamalarını da titizlikle inceler. Olumsuz ekranlar, kabul edilemez risk seviyelerine sahip şirketleri dışlamak için kullanılırken, olumlu ekranlar ise güçlü ve şeffaf yönetişim politikalarına sahip şirketleri belirlemek için kullanılır. Bu nedenle, sağlam yönetişim uygulamalarına sahip şirketlerin uzun vadede riskli davranışlardan kaçınma olasılığı daha yüksektir.
Güçlü bir kurumsal yönetişim, sadece risklerden kaçınmayı değil, aynı zamanda şirketlerin uzun vadeli sürdürülebilirliğini de garanti altına alır. Kurumsal yönetim politikalarının, şirketlerin faaliyetlerini etik bir şekilde yönetme taahhüdünü yansıtması gerekir. Bu taahhüt, şirketin itibarını korurken, aynı zamanda topluma ve çevreye karşı sorumluluklarını da yerine getirmesini sağlar.
Kurumsal yönetişim, artık sadece şirket içi bir zorunluluk değil, aynı zamanda yatırımcılar için bir tercih kriteridir. Yatırımcılar, şeffaf, adil ve etik değerlere bağlı şirketleri tercih ederken, bu şirketler de uzun vadeli başarılarını güvence altına alırlar.
Sonuç olarak, ESG’nin “G”si, sadece bir harf değil, kurumsal başarının temel taşlarından biridir. Şirketler, güçlü yönetişim uygulamalarıyla, sadece yasal zorunlulukları değil, aynı zamanda toplumsal beklentileri de karşılayarak sürdürülebilir bir geleceğe doğru adım atarlar.