Nilgün Aytekin // 25.08.2024
Kurumsal sürdürülebilirlik birçok sektör ve şirket için niş bir konu olmaktan çıkıp ana akım bir iş zorunluluğu haline gelmiştir. Farklı sektörlerdeki şirketler, çevresel ve sosyal girişimlerini vurgulayarak, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) gibi küresel standartlara ve Avrupa Birliği Yeşil Mütabakat kapsamında yayımlanan direktiflere uyum sağlamayı hedefliyorlar. Ancak, tüm bu çabalara rağmen, kurumsal sürdürülebilirlik sürecinin gerçek ilerlemeyi engelleyen bazı zorluklarla dolu olduğunu görüyoruz. Bu yazımızda, kurumsal sürdürülebilirlik çabalarını zorlaştıran karmaşıklıkları ve çelişkileri inceleyerek, acil dikkat gerektiren konu başlıklarına ışık tutmayı hedefliyoruz.
Kurumsal sürdürülebilirlikteki en yaygın sorunlardan biri yeşil badana (greenwashing) yaklaşımlarıdır. Yeşil badana yapan şirketler, çevresel sürdürülebilirlik veya ekolojik faydalar konusunda gerçekte yapılmayan ya da çok az yapılan uygulamalarını tüketicilere ve yatırımcılara yanıltıcı bir şekilde sunmak suretiyle çevresel kimliklerini abartırlar. Bu yaklaşım, şirketin operasyonlarının çevreye zararlı olabilecek gerçekliğini maskeleyen bir sürdürülebilirlik görüntüsü oluşturur. Yeşil badana, paydaşları yanıltmakla kalmaz, aynı zamanda gerçek sürdürülebilirlik girişimlerinin itibarını da zedeler.
Volkswagen, 2015’te patlak veren “Dieselgate” skandalı ile en bilinen yeşil badana vakalarından biri olarak tarihe geçti. Şirket, araçlarının düşük emisyon değerlerine sahip olduğunu iddia etmiş, ancak daha sonra bu verilerin yanıltıcı olduğu ortaya çıkmıştı. Bu vaka, şirketlerin sürdürülebilirlik iddialarının bağımsız denetimlerle doğrulanmasının önemini vurguluyor. Yeşil badana sorununu önlemek için şirketlerin, sürdürülebilirlik iddialarını şeffaf ve doğrulanabilir verilerle desteklemesi gerekir.
Sürdürülebilirlik girişimlerinin gerçek etkisini ölçmek, önemli zorluklardan bir diğeridir. Birçok şirket, eylemlerinin çevresel ve sosyal sonuçlarını nicel olarak belirlemekte zorlanmakta ve genellikle belirsiz metrikler veya tutarsız raporlama standartlarına başvurmaktadır. Standartlaştırılmış ölçüm araçlarının olmaması, farklı girişimlerin etkinliğini karşılaştırmayı veya şirketleri iddiaları konusunda sorumlu tutmayı zorlaştırır. Bu sorun, ürün veya hizmetin çevresel etkisinin birçok tedarikçi katmanı boyunca izlenmesinin zor olabileceği tedarik zincirlerinin karmaşıklığı ile daha da artmaktadır.
Birçok şirketin karbon ayak izi hesaplamalarında sorunlar yaşadığını biliyoruz. Örneğin, büyük bir gıda ve içecek şirketi olan PepsiCo, 2021 yılında kapsam 3 emisyonlarını (tedarik zincirindeki emisyonlar) hesaplamakta zorluklar yaşadığını açıklamıştı. Bununla birlikte, şirket bu durumu aşmak için tedarikçileriyle yakın işbirliği yaparak daha doğru ve kapsamlı ölçümler geliştirmeye çalışıyor. Etkiyi doğru bir şekilde ölçmek için şirketlerin, tedarik zincirinde daha fazla şeffaflık ve işbirliği sağlaması, bunun yanı sıra daha gelişmiş veri toplama ve analiz yöntemleri geliştirmesi gerekiyor.
Günümüzün zorlayıcı ekonomik koşullar, işletmelerin kârlılık ve sürdürülebilirlik arasında bir tercih yapmalarını gerektiren zorluklar doğuruyor. Birçok şirket kamuoyuna sürdürülebilirliğe bağlılıklarını beyan ederken, bu çabalar çoğu zaman finansal performansın gerisinde kalıyor. Kısa vadeli kâr elde etme baskısı, uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerini zayıflatan kararlara yol açıyor. Örneğin, maliyet düşürme tedbirleri, çevreye zararlı daha ucuz malzemelerin tedarik edilmesine veya üretimin çevresel düzenlemelerin daha gevşek olduğu bölgelere kaydırılmasına sebep olabiliyor. Bu tavizler, çevresel ve sosyal hususların ek bir unsur olarak değil, iş stratejisinin özüne entegre edildiği daha bütünsel bir sürdürülebilirlik yaklaşımına duyulan ihtiyacı vurguluyor.
H&M, fast fashion (hızlı moda) modelinin çevresel etkilerine karşı aldığı eleştirilerle zaman zaman gündeme gelen global markalardan birisi. Ucuz ve hızlı üretilen moda ürünlerinin, hem çevre üzerinde hem de sosyal eşitsizlik anlamında ciddi zararlara sebep olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Birçok moda markası, geri dönüştürülebilir malzemeler kullanarak ve döngüsel bir moda modeli benimseyerek bu sorunları aşmaya çalışıyor. Kâr ve sürdürülebilirlik arasında denge kurmak isteyen şirketler, uzun vadeli değer yaratma ve çevresel sorumluluğu kucaklayan stratejiler geliştirmeye devam etmeli ve sürdürülebilirliği kurumsal kültürlerine entegre etmeye çabalamalıdır.
Birçok şirket, her biri farklı çevresel ve çalışma standartlarına sahip çeşitli ülkelerde yayılmış geniş bir tedarikçi ağı ile operasyonlarını devam ettirmektedir. Şirketlerin tedarik zincirlerindeki kontrollerinin sınırlı olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda sürdürülebilirlik uygulamalarının tüm zincir boyunca devamını sağlamak, zorlu bir görevdir. Ek olarak, şeffaflık eksikliği işçilerin haklarını alamaması ve modern kölelik gibi etik olmayan uygulamaların da oluşmasına ortam yaratır.
Apple, geçtiğimiz yıllarda tedarik zincirinde yer alan bazı üretim tesislerinde çalışma koşulları ve çevresel etkilerle ilgili ciddi eleştiriler aldı. Şirket, tedarik zincirini daha sürdürülebilir hale getirmek için yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak ve tedarikçilerini daha sürdürülebilir uygulamalara yönlendirmeye çalışıyor. Küresel tedarik zincirlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak için şirketlerin, tüm tedarik zincirlerinde sıkı denetimler uygulaması ve özellikle yerel paydaşlarla işbirliğini artırması gerekiyor.
Tüketici davranışı, kurumsal sürdürülebilirlik çabalarını şekillendirmede kritik bir rol oynar. Sürdürülebilir ürünlere olan talep artarken, tüketici tercihleri genellikle çelişkilidir. Birçok tüketici, sürdürülebilirlikten ziyade fiyat ve kolaylığa öncelik vermekte, bu da şirketlerin maliyet düşürme politikalarına öncelik vermeye teşvik edebilmektedir. Ayrıca, neyin gerçekten sürdürülebilir bir ürün olduğunu bilmeyen tüketicilerin yeşil badana yapılan ürünleri tercih etmesi, manzarayı daha da karmaşık hale getirmektedir. Tüketicilerin bilinçlenmesi ve daha sorumlu tüketim alışkanlıklarının teşvik edilmesi, kurumsal sürdürülebilirlikte anlamlı değişimi teşvik etmek için kilit bir role sahiptir.
Patagonia, sürdürülebilir tüketici davranışlarını teşvik etmek için ürünlerini daha uzun ömürlü hale getiren ve onarım hizmetleri sunan endüstrinin öncü şirketlerinden birisidir. Müşterilerini daha az satın almaya ve ürünlerini daha uzun süre kullanmaya teşvik eden pazarlama kampanyalarına cesur bir şekilde imza attılar. Bu strateji, sürdürülebilirliğe yönelik bilinçli tüketici davranışlarını desteklemek isteyen diğer markalara ilham olmalıdır. Şirketler, tüketicilerin farkındalığını arttırmak ve sürdürülebilir ürün ve hizmetleri daha cazip hale getirmek için bilinçli pazarlama stratejileri geliştirmelidir.
Tüm zorluklara rağmen, kurumsal sürdürülebilirlik konularıyla ilgili ilerleme zorunluluğunun farkına varmalıyız. ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) regülasyonlarının artışı, şirketler üzerinde sürdürülebilirlik uygulamalarını iyileştirme baskısı yaratırken, teknolojik ilerlemeler çevresel etkilerin daha iyi izlenmesi ve raporlanmasını sağlayarak şeffaflık ve hesap verebilirliği desteklemektedir. Ancak, gerçek kurumsal sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için iş dünyasının işleyişinde ve zihniyetinde köklü bir değişim gerekmektedir. Birçok şirket sürdürülebilirlik çabalarında ilerleme kaydetse de bu çabaların anlamlı ve etkili olabilmesi için çevresel ve sosyal hususların iş operasyonlarının her yönüne entegre edildiği bütünsel bir yaklaşım ve temel sorunların ele alındığı uzun vadeli bir perspektif benimsenmelidir. Böylece, şirketler daha sürdürülebilir ve adil bir geleceğe katkıda bulunabilirler.
Kaynaklar
Martin, Robert. The Dieselgate Scandal: Lessons for Corporate Environmental Responsibility. Environmental Management Journal, vol. 45, no. 4, 2016, pp. 567-583.
PepsiCo’s Approach to Reducing Carbon Emissions.” PepsiCo Sustainability Report, 2021.
Challenges in Measuring Scope 3 Emissions. Carbon Trust, 2021.
The Fast Fashion Dilemma: Balancing Profit and Sustainability. Business Ethics Quarterly, vol. 32, no. 2, 2022, pp. 223-240.
Apple’s Supply Chain: Sustainability Challenges and Initiatives. Apple Environmental Progress Report, 2022.
Patagonia’s Commitment to Sustainable Consumer Practices. Patagonia Corporate Responsibility Report, 2023.