Nilgün Aytekin // 01.12.2023
Günümüzde 700 milyonun üzerinde insan, sağlık, eğitim, temiz su gibi temel insani ihtiyaçlara ulaşmakta zorlanıyor. Dünya’nın en zengin ülkelerinde 30 milyon çocuk yoksulluk içerisinde büyüyor.
Dünya Bankası ekonomisti Roy Van der Weide, “Dünyada Kuşaklar Arası Ekonomik Hareketlilik Ne Kadar Adil?” başlıklı raporunda, yoksulluğun kuşaktan kuşağa geçtiğine ve ebeveynleri alt gelir grubunda olan bir bireyin alt gelir grubunda kalma olasılığının yüksek olduğuna vurgu yapıyor. Eğitim düzeyi yüksek olan ailelerde doğan çocukların ekonomik hareketlilik şansı, eğitim düzeyi düşük olanlara göre iki kat daha fazla. Bunun nedeni ebeveynlerin çocuklarının eğitimi için daha fazla harcama yapabilmeleri ve eğitim düzeylerinin yüksek olmasının çocukları üzerinde niteliksel etkilerinin daha çok olması.
Rapora göre; Türkiye’de alt %50’lik gelir grubundaki nüfustan en yüksek %25’lik gelir grubuna geçme olasılığı yaklaşık olarak;
1940’larda doğan nüfus için %4.
1960’larda doğan nüfus için %14.
1980’lerde doğan nüfus için %17.
Diğer yandan, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu TÜRK-İŞ’in çalışanların geçim şartlarını her ay düzenli olarak incelediği aylık araştırmasına göre 2023 Kasım ayı sonuçlarına bakalım;
Bu yılın asgari ücretinin 11.402 TL olduğunu hatırladığımızda bu insanlar nasıl şartlarda yaşıyor diye düşünmeden edemiyor insan…
Aynı sistemde, soluduğumuz havanın kalitesi bizi ne kadar ilgilendiriyorsa, zengin ile yoksul arasındaki farkın açılması da hepimizi o denli ilgilendiriyor. Artan eşitsizlikler; toplumsal uyumsuzluk, sosyal gerginlik ve şiddet eğilimlerini arttırmasının yanı sıra, ekonomik olarak gelişmeyi de engelliyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi de ziyaret eden Sürdürülebilirliğin Duayeni olarak bilinen Columbia Üniversitesi Profesörü ünlü ekonomist Jeffrey Sachs’a göre Dünya genelinde aşırı yoksulluğu sona erdirmek için yaklaşık 175 milyar dolar harcanması gerekiyor. Bu miktar zengin ülkelerin toplam gelirlerinin yüzde birinin altında bir rakam.
Aşırı yoksulluğun nedenleri ile etkilerinin farkına varmak ve bu konunun söz elçisi olmak hepimizin atabileceği en kolay adımdır. Aşırı yoksulluğun önüne geçmeyi hedefleyen kamu çalışmalarının, fırsat eşitliğini destekleyen özel sektör çalışmalarının öncüsü olabilir veya destekleyebilirsiniz.
Satın aldığımız ürünlerin/markaların adil bir tedarik zincirine sahip olup olmadığını sorgulayabilirsiniz. Çok değerli kaynaklara sahip olmasına rağmen yoksulluk sınırından bir türlü çıkamayan çok fazla ülke var. Madenleri ile zengin Afrika ülkeleri listenin başında yer alıyor. Ülkemizden bir örnek vermemiz gerekirse, lokomotif sektörlerimizden birisi olan Tekstil sektöründe, üretimin çeşitli aşamalarında oluşan çevre kirliliği veya uygunsuz çalışma şartları dayatılan isçilerin yaşadıkları zorluklar göz ardı edilebiliyor. Bu konularda sorumluluk alan, sosyal uygunluğa önem veren ve çevresel etkisini gözeten markaları tercih etmek bile önemli bir çabadır.
Eğitimde fırsat eşitliği yaratan STK’ları destekleyebilirsiniz; gönüllü çalışanları olabilirsiniz. Ülkemizde bu konu ile ilgili çalışan kıymetli dernekler var. Darüşşafaka Cemiyeti, AÇEV, TEGV, Koruncuk Vakfı, Bilim Kahramanları Derneği bunlardan sadece birkaçı…
“Yoksulluk en kötü şiddet şeklidir.”
Mahatma Gandhi
Yoksulluğa karşı bir adım atmak, daha adil bir dünya için kritik bir hamledir. Bu nedenle, diğerlerinin yaşam standartlarını yükseltmek ve sosyal eşitsizlikle mücadele etmek için kolektif bir sorumluluğumuz bulunmaktadır.
Kaynaklar: Tedu.edu.tr, kureselamaclar.org, 28Kasım2023 Türkiş Haber Bülteni